Sigara Yasağı ve Örgütlenme

Bazı kelimeler çok sık kullanılır oldu bu aralar: demokrasi, laiklik, özgürlükler, yasaklar... Ve bir kelimeyi çok sık kullanırsanız, o kelime zamanla anlamını yitirir ve hafızalarımızda içi boş bir metafora dönüşür. Modaya uyarak ben de bu yazımda bol bol özgürlüklerden bahsedeceğim, içini boşaltmamak dileğiyle ve çabasıyla tabii ki(!)

Malum Avrupa Birliği uyum süreci içinde birçok yeni yasayla karşılaştık, alışık olmadığımız. Bunlardan bir tanesi de "sigara yasağı". Kapalı alanlarda tütün kullanımına getirilen yasağa sigarayı yeni bırakmış (Günde bir tane içiyorum belki: yazı yazarken ve/veya kahve içerken.) benle birlikte birçok kişi destekliyor. Dumansız hava sahası çalışmaları sigara tiryakileri dışında herkesin hoşuna gitti, buraya kadar bir problem yok: "Hem keseye, hem sağlığa zarar -ki Türkiye'nin şu anki şartlarında insanlar daha çok keselerinden ötürü sigarayı bırakma ihtiyacı duyuyor(!)-".

Gel gelelim sigara tiryakilerinin bu yasağa tepkilerine: Yasağın hafifletilmesini istiyorlar. Peki yasak hafifletilmeli mi? Bu konuda yorum yapmayacağım; zaten anlatmak istediğim, gelmek istediğim nokta da bu değildi. Gelmek istediğim nokta şu: Lanet bir sigara uğruna bir araya gelip bakanlığa baskı yapan bu insanlar, başka türlü haklar içinde keşke örgütlenebilseler. "Sigara içmek özgürlüktür" kisvesi altında -yine moda olan bir olay: özgürlük kisvesi altında hak iddia etmek- örgütlenen onca insan kadın hakları, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı, sağlık ve eğitim hakları, terör, töre cinayetleri, aile içi şiddet gibi konularda örgütlenseler eminim sigarayı çoktan bırakmışlardı; çünkü eminim sıkıntılarından uzak olan hiçbir insan sigaraya sarılmaz.

Şunu da söylemeden edemeyeceğim: Lütfen sigara içen müşterileriniz için kaldırımlara masalar koyup, kaldırımları işgâl etmeyin. Ayrıca moda olan kelimeleri de hiç kullanmadım, dikkat ederseniz!..