Son dönemde sıkça dile getirilen bir husus olan "İslamiyet hoşgörü dinidir" ve "İslamiyet hoşgörü dini değildir" tartışmasını ele alacağım... Elimden geldiğince, İslamiyet'in hoşgörü dini olduğunu anlatmaya çalışacağım. İnsanlar dinimizin hoşgörüye dayalı olmadığına dair söylemlerde bulunurken genellikle:"Adamın dilinden 'din', 'iman' düşmez ama önüne geleni de yaftalayıp sağa sola küfretmesini iyi bilir... Bu nasıl hoşgörüdür arkadaş?" diye serzenişte bulunur haklı olarak. Peki ama bu serzenişte İslamiyet'in payı nedir? Daha doğrusu herhangi bir payı var mıdır?
Lafı uzatmadan söyleyeceğim; yoktur. Nedenini bir örnekle açıklayayım. Okul, öğrencilerin öğretim gördüğü yerdir değil mi? Oraya giden tüm öğrenciler belli bir eğitimden geçer ve genel olarak varsayılan hüküm şudur ki; öğrencinin işi ders çalışmak, okula gitmek ve sair aktivitelerdir. Pek çok öğrenci de bu beklentinin hakkını verir. Fakat belli bir güruh vardır ki; okulu da asar, tembellik de yapar, kavga da eder... Yani öğrenciden beklenen hareketlerin çok dışında bir portre çizer.
Peki sorarım size:"Burada okulun betonunun, kumunun, çimentosunun ne suçu günahı var? Öğrenci üzerine düşeni yapmıyor diye yapı itibarı ile okulu suçlamak densizlik değil de nedir?
İslamiyet'i Ne Ölçüde Temsil Ediyoruz?
Benzer şekilde; İslamiyet her ne kadar hoşgörü dini olsa da, bu dinin temsilcileri olan Müslümanlar da üzerlerine düşeni layığı ile yerine getirmediğinden ötürü, kimilerinin nezdinde İslamiyet "hoşgörü dini falan değil" söylemlerinin dillendirilmesine sebep oluyorlar. Kısacası benim gibi adamlar sağda solda 'müslümanım' diye dolaşınca, problemler baş göstermeye başlıyor... Tabii ki yapmamız gereken müslümanlığımızı gizlemek değildir. Olması gereken; dinimizi hak ettiği ölçüde temsil edebilmektir.
İslamiyet & Hoşgörü
Nitekim asırlar öncesinde bu din Peygamber'imizle geldi ve o kimseyi zorla Müslüman yapmadı. Meclisinde bulunduklarını bildiği münafık kişilere dahi sesini çıkarmadığı bilinmekte... Ayrıca müslüman olması için yüzüne tüküren bir insanın dahi kapısına yıllarca gitmeyi kendine gurur meselesi yapmamıştır.
İşte İslam budur, Müslümanlık budur. Gerisi teferruattır; bizim beceriksizliğimiz, temsil noktasındaki eksikliğimizdir... Ve dini gerektiği ölçüde temsil edemeyişimizden ötürü bu dine gelen lafların yükü de omuzlarımızdadır...
Kısacası; içinde bulunduğumuz bir müesseseyi, yapıyı, olayı, ya da davranışı eleştirirken şahıslar ve temsil ettikleri değerler arasındaki ayrımı iyi yapmak gerekir. Çünkü:"Bu devirde Müslümanlar, İslamiyet'in gereklerini yerine getiremiyorlar. Sadece nüfus cüzdanlarında Müslüman yazıyor" demek ile:"İslamiyet hoşgörü dini değildir" demek arasında dağlar kadar fark var. Birisi İslamiyet'i düzgün temsil edemeyen insanları taşlarken, ötekisi Yaratıcı'nın son dinini... Amman dikkat!
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre