Canan ve Fikret (1)

- Fikret , eve yiyecek içecek almamız lazım. Çocukların beslenme çantasına da koyacak birşey kalmadı.

- Bitmiyor ki istekler. Sürekli bir şeyler alıyorsun.

- Kendime almıyorum ki, evin ihtiyaçları, çocukların ihtiyaçları.

- Koy bi dilim ekmek yesinler, tıka basa dolduruyosun kadın!

- Onlar daha çocuk, aç mı kalsınlar Fikret.

- Kızdırma beni Canan, koy bi dilim ekmek olsun bitsin!

- At yarışlarına, iddaa'ya para çok ama.

- Ne diyosun sen kadın!

- Ne dicem, dediğim belli. Çocukların ihtiyaçlarını gidereceğine, eve iki ekmek getireceğine yaptığın tek şey at yarışı, iddaa oynamak. Artık bırak şu oyunları Fikret. Allah'ın aşkına bırak.

- Sus be kadın! Sana mı sorucam ben nereye para harcayacağımı?

- Ama Fikret, görüyosun halimizi. Evde hiç bir şey kalmadı. ne yapayım, gidip dileneyim mi ?

- Allah belanı versin! git dilen, banane. benimle evlenirken biliyodun at yarışı oynadığımı.

- Ben uslanırsın, çocuklar olunca artık yaptığının hata olduğunu anlarsın diye bekledim ama sen hala o atlara yatırdın parayı. Her gün çocuklara ne yemek yapıcam diye düşünüyorum, çocuklar dışarıda birşey görüp istiyo ama alamıyorum para yok diye. Neden böyle yapıyorsun Fikret.

- Bana bak kadın! benim elimden gelen bu, çok istiyosan gidersin ananın evine. para kazanmak kolay mı sanıyosun. ayda aldığım 10 kuruş. 9'unu sen alıyosun zaten, bırak biriyle de ben ne yaparsam yapayım.

- Ne 9 kuruşu Fikret. evde birşey yok diyorum, 9'u versen ev böyle mi olur ?

- Olur, olmaz artık karışmıyorum, ne haliniz varsa görün! Bana ne!

- Allah'ım , neden böyle yapıyosun Fikret!

- Ne yapıyorum kadın ? Ne ?

- Fikreeett..

"Fikret'inin de , senin dee.. Yeter be kadın!"   diyerek evden çıkar Fikret. Canan artık bu tür kavgalardan sıkılmış , ne yapması gerektiğini düşünmeye başlar. Aklına annesi gelir. "hemen annemi aramalıyım" der. Salona giderek telefonu alır ve annesini arar.

- Annee..

- Kızıımm , Canan.

- Annee. ( Canan ağlamaktadır. Annesine Fikret ile sürekli kavga ettiklerini nasıl anlatacağını düşünür bu arada.. )

- Kızım , ne oldu ? Neden ağlıyosun. Çocuklara bir şey mi oldu ?

- Hayır Annee. Çocuklar iyi, iyi de..

- Eee kızım anlatsana ne oldu ? Sen neden ağlıyosun ? Fikret mi ? Olamaz, Fikret'e mi bir şey oldu yoksa ?

- Yok annee. Bana gelebilir misin? Sana çok ihtiyacım var.

- Kızım kötü bir şey mi oldu, neden anlat mıyosun ?

- "Annee" der ağlamaya devam ederek Canan. "Lütfen soru sorma anne, sana ihtiyacım var"

- Geliyorum kızım, hemen geliyorum.

Gözündeki yaşlar dinmek bilmez Canan'ın. Artık , dayanacak gücü kalmamıştı. Annesinin gelmesini beklerken kapı çalınır..

Gelen.....

[ devamı yakında, çok yakında burada.. ]