Ayağında ki 8 santimlik topuklu ayakkabıyla seksek oynamak gibidir kötü düşünmek. Ya düşersin yada düşmeyip şaha kalkarsın. Zaten kötü; ya düşmektir ya da sekstir. Seks herkesçe bilinen en kötü şeydir zaten, seksek gibi. Bir düşünün... Seksek oynarken herkes bize bakar. Dikkatimiz dağılır da çizgiye basarsak gülerler bize. Biz diyorum, çünkü seksek iki kişiyle oynanır. Biri birini yenmek zorundadır, seks gibi.
Her zaman iki kişi olunmalıdır. Tabii isteğe göre üç de olur beş de, on da. Önemli olan birinin birini yenmediği sonunda büyük bir ödülün olduğu, kötü olmayan birşey. Ama düşünüyorum da öyle bir şey yok. Kitap okumak bile kötü. İnsanın gözünü yükseklere dikmesini sağlıyor. En olmazı kitaptaki karakterlere aşık olmak. Onlar gibi olmak istemek ya da.
Bu aralar da şu harika eğitimimiz üstüne düşünüyorum. Avrupa'ya bakıyoruz; adamlar uzaya çıkmış. Amerika'ya bakıyoruz adamlar çölün ortasına yapay göl yapmış. Üstüne üstlük aynı yerde şu sıralar nüfus patlaması yaşanıyor. Biz neler yapıyoruz?
Kendimce bir cevap verebilirim aslında. Ama önce soruyu düzeltmemiz lazım. Ben bugün ne yaptım? Ders çalıştım, malum üniversite hazırlığı... Daha sonrada kardeşimin kitaplarını kapladım. Teker teker. Hatta öğretmenleri telli defterleri bile kaplamarı gerektiğini söylemiş. Türk milleti olarak çok parlak zekalı insanlarız. Ama mantıktan yoksun insanlarız ne yazık ki. Şu tek tiplerştirme zırvalığından behsetmiyorum. Düşünmekten, mantık yürütmekten biraz olsun ilerlemek için ayaklarımızı kullanmayı akıl etmekten bahsediyorum. Tabii bu yazdıklarım hala ne olduğunu, kim olduğunu bilemeyen YURDUM İNSANLARI için. Yoksa görebilen, uygulayabilen insanlarımızda var çok şükür.
Zaten onlarda olmasa nefes alabilirmiydik Türkiye olarak acaba? Veya gözümüzün üstünde kaşımız olduğunu bilir miydi diğer milletler? Gel gelelim asıl konuya. Küçükken fazla seksek oynamadım, sevmem. Bana göre fazlasıyla saçma bir oyun. Hoplamak zıplamak yerinde peçetelerin sağını solunu burup insanlar yapardım. Daha sonra bunları sevdiğim insanlara hediye etmek için bir kenara koyardım ama hiç bir zaman bu planımı hayata geçiremedim.
Neden bilmiyorum ama benim yaptığım, benim olan birşeye sırf onları sevdiğim için sahip olmalarına izin veremedim. O yüzden diyoruz ki ilk önce sevgi gelmemelidir. Çünkü herkesinde bildiği birşey vardır " Aşk gözü kör eder". Bu sadece bir bireye duyulan aşk olmak zorunda değil. İnsan bulutlarada aşık olabilir. Ama insan, her bulut gördüğünde havaya bakarsa biryere takılıp düşer hatta ölebilir bile. Bu sebeple belirli saatlerde bütün önlemler alındıktan sonra bulutlara bakılmalı. Onlara saygı duyarak, onların da bize saygı duyduğunu bilerek... Temiz bir havayı soluyarak yaşamak gibi, seks gibi. İnsanlara doğruyu, yanlışı, zamanı ve mekanı öğreterek nefes almalarını sağlamak toplum kurallarından biri olmalı bence. En azından gençler olarak hayvanca arzularımızı gerçekleştirirken bize ait yerler yaratmalıyız. Kötü düşünüp, düşündürüp düşmemek için her şekilde, her şeyden korunmamız lazım. Belki de merdivenlere koşarak çıkmayı bilmeliyiz tabii sonunda koca bir dilim meyveli pasta bizi bekliyorsa.
Bu yazıya 1 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre