Şehitler, Van Depremi, Cumhuriyet Bayramı

"Hakkari'nin Çukurca ve Yüksekova ilçelerine teröristler saldırı düzenledi, 24 asker şehit oldu.."

"Merkez üssü Van'ın Tabanlı köyü olan 7.2 büyüklüğünde bir deprem oldu."

Son zamanlarda aldığımız en kötü haberdi bu iki haber.

Güvenlik güçlerimize düzenlenen hain saldırı sonucu 24 askerimiz şehit olmuş, acısı yüreklerimizi dağlamıştı. Vatan toprağını koruyan bu gençlerimiz uğruna koruduğu bu memleket için şehit olmuşlardı.

Daha bu acıyı üzerimizden atamadan çok acı bir haber daha almıştı Ülkemiz.

Van'da deprem olmuştu ve onlar için ölüm kalım savaşı başlamıştı.

Televizyonlara gelen ilk görüntüler yüzünden söylüyorum bu sözü, "ölüm kalım savaşı".

Zira yıkılan bir binanın altında duran iki tane bayanı gösteriyordu televizyonlar. kadınlardan birisi yaşıyor ve çığlık atıyordu " kurtarın beni" diye. Hemen yanı başındaki kadının çoktan vefat ettiğini söylüyordu televizyondaki muhabir.

Sonrasında gelen haberler daha bi kötüydü.. Ölümler çoğalıyor, yıkılan binaların çokluğundan bahsediliyordu.

Arama Kurtarma ve Sağlık ekipleri hiç vakit kaybetmeden bölgeye gidip yardım etmek için uğraşıyorlardı.

Devlet elindeki imkanın tamamını kullanmak için seferber olmuştu bile.

Çevre illerden Van'a doğru yolculuk başlamıştı..

"Bir hayat kurtarmak" için çabalıyordu insanlar..

Sosyal Medya da da çıktı haberler. Acilen Van'a gidilip yardım edilmesi için mesajlar yazılıyordu.

Bazıları "müstehak onlara" diyor, bazıları ise tüm bu söylemlere karşı çıkıyordu.

Öyle çirkin bir hal almıştı ki söylemler ;

" Şehit Analarının duaları yerle bir etti oraları"

"Kahrolsun, sen misin polislere taş atıp, askere kurşun sıkan, oh olsun"

diyorlardı. Yazık ki aynı kefeye konmuştu oradaki tüm insanlar.

"Ölüm Kalım Savaşı" sadece canı kurtarmak değildi artık onlar için. Gururlarına dokunan bu ırkçı söylemlerde üzmüştü elbette oradakileri.

Velhasıl kelam Cumhurbaşkanı, Başbakan , Partilerin Genel Başkanları bu tür söylemlere kulak asılmamasını, değerli ve önemli olanın "insan canı" olduğunu söylediler.

Artık birlik ve beraberliğin sözde değil özde olması gerektiğinin altı çizildi.

Kürt, Türk , Laz, Çerkez ayrımı yapmaksızın "insan"'a önem verilmesi..

Van'da ki yaraların sarılmasına başlandı, çadır eksikliği vb. malzemelerin eksikliğine dem vuruldu muhalefet tarafından.

Eksikliğin olduğu kabul edildi ve acilen bu eksikliklerin tamamlanması yönünde aciliyetle çalıştıklarından bahsetti Hükümet Yetkilileri. Velhasıl kelam sizinde bildiğiniz gibi devam ediyor çalışmalar..

Tüm bunlar olurken 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı geldi çattı.

Cumhurbaşkanı 29 Ekim Resepsiyonunun iptal edildiğini söyledi. Sebebi ise belliydi. Deprem ve Şehitler.

Hemen ardından Başbakanlık bir genelge yayınlayarak 29 Ekim kutlamalarının iptal edildiğini söyledi.

Zaten ne olduysa bundan sonra oldu.

Muhalefet parti başkanları bunun kabul edilemez olduğuna dem vurdu.

Sosyal medya da bu haber olumsuz şekilde karşılandı ve "yavaş yavaş bu tür faaliyetleri engelleyecekler, Cumhuriyet elden gidiyor" diye yazdılar. Ve daha neler neler..

Tepkiler bitmedi ve hakarete varan söylemler çoğaldı.

Ve fakat ; tüm bu söylemlerde bulunan insanlar acaba 1999 depreminden sonra Cumhuriyet Törenlerinin iptal edildiğinden haberdar mıydı ?

Ecevit'in başında bulunduğu Hükümet bir genelge yayınlamış, Cumhuriyet Kutlamalarının iptal edildiğini söylemişlerdi.

Bakınız ;

1999-depremi-cumhuriyet-resepsiyon-iptal

O zamandan bu zamana acaba diyorum "Cumhuriyet elden gitti mi ?"

Sizin şehitlere ve ölülere saygınız yok mu ?

Daha fazla yazamayacağım...