Milletvekili Olunca Hakan Şükür Efsane Oldu(!)

Bazen tuttuğum takımın yöneticilerinden dolayı takımı bırakasım geliyor. Bizim şu 'liseli' yöneticilerimiz adamı çileden çıkarır. Sırf dini bütün olduğu için karga tulumba takımdan yollandığına ülke olarak şahit olduğumuz Hakan Şükür, bugün son liseli başkanımız Ünal Aysal'a malzeme oldu bu sefer de. Hani şu kolunda çıtır kızlarla playboy misâli gazetelerde poz veren başkanımız... Evet yahu ondan bahsediyorum "60-70 yaşında değil mi o adam? Kolunda çıtır ne arar? Yakışır mı hiç o yaştaki birine" falan demeyin. Paranız varsa, ortada yakışıksız bir durum olması mevzu bahis değildir. Siz gezer tozar, yer içer, güler eğlenirsiniz... Biz de öööyle melül melül bakarız "Başkana bak be(!)" diye iç geçirerek. Ama öte yandan bazı başkanların da "Takım kaptanı, takıma örnek olmalı. Davranışlarıyla, özel hayatlarıyla magazin gündeminde olmamalı" anlamına gelen demeçler vermesini okuruz. Hayır yani neden kaptanın, takımın başkanından daha fazla dikkatli olması gerekiyor ki özel hayat konusunda. Her neyse bu zaten apayrı bir konu. Ben asıl Hakan Şükür'den bahsedecektim.

Kaç yıldır kimsenin ipine takmadığı Hakan Şükür'ün adı şimdi de kimi ağızlarda kirleniyor. Sn. Ünal Aysal'ın bir açıklamasını okudum az önce. Yeni bir Galatasaray müzesi yapılacakmış. İçinde de Hakan Şükür'le ilgili özel bir bölüm bulunacakmış. Hatta bir de "uygun olursa Hakan Şükür heykeli de yaptırılabilir" demiş. Yahu neden uygun olmasın ki? Yaptıracak adam yaptırır. Gündem olma telaşlarına, haber olma çabalarına niçin böyle efsanelerimizi alet ediyorsunuz ki? Vizontele'de Cem Yılmaz rol gereği "beni meth etme kardeşim, bana para ver" diyordu. Herhalde Hakan Şükür de bu açıklamaları görse aynîyle "beni meth etme kardeşim" der. Adamı kovar gibi kapı dışarı ettikten sonra ağzınla kuş tutsan kime ne... Yazık yani şu takımda oynayan adamlarla işleri bitince kullanılmış eşya gibi bir kenara atılmasından bıktık. Böyle bir takımı tuttuğu için utanıyor insan bazen.